Red Hat, Uygulama Geliştirme Süreçlerini Red Hat OpenShift’in Yeni Özellikleriyle Kolaylaştırıyor ve Geliştiriyor
Red Hat, Kubernetes’ten güç alan sektörün öncü hibrit bulut uygulama platformu Red Hat OpenShift’in yeni özelliklerini ve iyileştirmelerini duyurdu. Red Hat OpenShift 4.14’ün genel erişime açılmasıyla birlikte kullanılabilen yeni özellikler, geliştirme, operasyon ve güvenlik ekipleri için altyapı karmaşıklıklarının ve uygulama geliştirme süreçlerinin daha da kolaylaşmasına yardımcı oluyor.
Gartner®’a göre BT yeteneğine olan talep, mevcut uzman sayısının çok üstünde yer alıyor. Gartner’ın yakın zamanda yaptığı ankete göre CIO’ların yüzde 86’sı kalifiye çalışanlar için daha fazla rekabet ettiklerini söylerken yüzde 73’ü de BT ekiplerinin yıpranmasından endişelendiğini belirtiyor.
Şirketler BT ekiplerindeki darlık ve beceri eksikliğiyle yüzleşirken ekipler de daha azla daha fazla yapmakta güçleniyor. Red Hat eksiksiz bir uygulama platformunun karmaşık günlük operasyonları yapmayı ve altyapı yönetim becerilerinin gerekmesi şartlarını BT ekiplerinden alarak BT beceri yükünü büyük ölçüde azaltabileceğini düşünüyor. Red Hat OpenShift’teki en yeni iyileştirmeler, şirketlerin operasyonel maliyeti ve altyapı yönetiminin karmaşıklığını azaltmalarına yardımcı olmak ve ekiplerin inovasyona ve bulut yerlisi uygulamalar sunmaya odaklanmalarına olanak sağlamak için tasarlandı.
Şirketlerin yönetim masraflarını azaltmalarına yardımcı olmak için fiziksel donanımda Red Hat OpenShift ve Red Hat OpenShift Virtualization için barındırılan kontrol alanları (hosted control planes) genel erişime açıldı. Hypershift projesini temel alan barındırılan kontrol alanları şirketlerin yönetim maliyetlerini azaltıyor, kümelerin yapılandırma süresini iyileştiriyor, kümelerin ölçeklenme sınırını aşmasına yardımcı oluyor, geliştiriciler için self-servis kümelerini mümkün kılıyor ve kontrol alanlarını iş yüklerinden ayrıştırarak güvenlik sınırlarını güçlendiriyor.
Red Hat OpenShift için barındırılan kontrol alanları ile şirketler kontrol alanlarını daha az nod ile çalıştırabiliyor ve böylece hem operasyonel hem de maliyet verimliliklerine sahip olabiliyor. Red Hat’in desteğiyle gerçekleşen bir araştırmaya göre şirketler barındırılan kontrol alanlarını kullanarak altyapı yönetim maliyetlerinde yüzde 30’a varan tasarruflar yapabiliyor. Ek olarak geliştiriciler de elde edebildiği yüzde 60’a varan zaman tasarrufu ile verimliliklerini artırıyor ve ekiplerinin uygulamalarını çok daha hızlı sunmasına olanak tanıyor. Operasyonel tarafta ise çoklu küme yönetimi de merkezileştiriliyor ve gereken ölçekte kullanılabiliyor. Bu da kümelerin durumunu ve tutarlılığını etkileyen dış faktör sayısını azaltıyor.
Şirketlerin kaynak kullanımını iyileştirmesine ve uygulamalarını istedikleri ve mantıklı olduğu yerde çalıştırabilmesine yardımcı olmak için Red Hat OpenShift artırılmış esneklik imkanı sunuyor. Böylece şirketler uygulamalarını oluşturmaya, hizmete almaya ve modernleştirmeye başlayabiliyor. Red Hat OpenShift’e yapılan en yeni iyileştirmeler sayesinde şirketler aşağıdaki yapabilir hale geliyor:
- AWS üzerinde çalışan Red Hat OpenShift’e ek olarak Red Hat OpenShift Service on AWS (ROSA) üzerinden erişilebilen Red Hat OpenShift Virtualization ile uygulamalarını daha kolay modernleştirebiliyor ve buluta daha taşıyabiliyor. Böylece sanal makineler AWS üstünde konteynerlerle yan yana çalışabiliyor. Bu sayede kullanıcılar mevcut sanallaştırma yatırımından faydalanmaya devam edebiliyor ve her ortamda, her tür uygulama için tutarlı deneyim ve tek bir yönetim arayüzü sunuyor.
- Yüksek bilişim gücü gerektiren yapay zeka uygulamalarını NVIDIA GPU’larıyla geliştirebiliyor, eğitebiliyor ve hizmete alabiliyor. Şirketler gelişen yapay zeka uygulamalarını, kapsamlı dil modellerini (LLM), chatbotları ve yoğun grafik kullanan uygulamalarını NVIDIA AI platformunun yanı sıra Red Hat OpenShift’te desteklenen NVIDIA L40S GPU ve NVIDIA H100 Tensor Core GPU’larla oluşturabiliyor ve hizmete alabiliyor.
- Red Hat Device Edge‘in genel erişime açılmasıyla birlikte uygulamaları sınır bilişim ağının en uzak noktasında yer alan ve kaynakları kısıtlı cihazlarda kullanıma alabiliyor. MicroShift’in kurumsal kullanıma hazır ve desteklenen bir dağıtımı olan Red Hat Device Edge ile Red Hat mevcut hibrit bulut ortamlarının operasyonel tutarlılığını ne kadar uzakta olursa olsun sınır bilişim ağının her yerine ekiplerin Red Hat OpenShift ile birlikte kullandığı aynı araç ve süreçlerle ulaştırıyor.
- Red Hat OpenShift ile Google Cloud üzerinde çalışmalara daha hızlı başlayabiliyor. Artık Google Cloud Marketplace üzerinden erişilebilen Red Hat OpenShift Dedicated, esnek ve kullandığın kadar öde modeli sunuyor. Ek olarak müşteriler Red Hat OpenShift Dedicated sayesinde Google bulutunu taahhüt indirimleriyle kullanabiliyor.
- Red Hat OpenShift on Arm on Google Cloud kullanarak Arm’ın üstün bilişim hızından ve maliyet tasarruflarından faydalanabiliyor. Artık desteklenen Red Hat OpenShift on Arm instanslarını Google Cloud’un yerel hizmetleriyle birlikte hizmete almak mümkün.
- Red Hat OpenShift on AWS’in (ROSA) Terraform üzerinden erişilebilir olmasıyla kümeleri daha tutarlı ve otomatik şekilde hizmete alabiliyor. Böylece altyapı bileşenlerini manüel olarak değiştirmenin veya özel oluşturulmuş komut dosyalarının oluşturduğu riskler en aza iniyor.
Red Hat OpenShift, şirketlerin riskleri azaltma ve uyumluluk gerekliliklerini daha iyi karşılamak için tasarlanan entegre güvenlik ve uyumluluk özellikleriyle ekiplerin operasyonlarını daha da iyileştirmesini ve DevSecOps stratejilerini uygulamak için gereken ek araç sayısını sınırlamasına yardımcı oluyor.
Yeni güvenlik iyileştirmeleri, müşterilerin aşağıdakileri yapabilmesine imkan tanıyor:
- Teknoloji öngösterimi olarak erişilebilir olan Red Hat OpenShift Shared Resource CSI Driver üzerinden sır yönetimiyle hassas verileri daha iyi koruyabiliyor. Sertifikalar, şifreleme anahtarları, şifreler ve token gibi sırlar kümelerden uzakta depolanabiliyor ve sır yönetim sistemi de güvenlik gereklilikleriyle uyumluluğu sağlamak için gereken şifreleme ve doğrulamayı sunuyor. Bu güvenilir yerel sistem, ekiplerin potansiyel tehditleri sınırlamasına ve potansiyel BT güvenlik sorunlarını en az ek bütçe ile ortadan kaldırmasına yardımcı oluyor.
- Azure Managed Identities ve Google Cloud User Tags ile tüketici bulut sağlayıcı hizmetlerini artırılmış görünürlükle kullanabiliyor. Azure Managed Identities ve Google Cloud User Tags kullanıcıların hizmetleri doğrudan bulut sağlayıcısından almasını sağlıyor. Bu sırada da güvenlik ekiplerine BT güvenlik ilkelerini uygulayabilmeleri için görünürlük sunarak hibrit bulutta uygulama platformu için ek bir güvenlik katmanı ekliyor. Azure Managing Identities ile güvenlik ekipleri verilen kimliklerin sınırlarını belirlemek için ek doğrulama yöntemi olarak kısa ömürlü tokenleri oluşturabilmesini sağlıyor. Google Cloud User Tags ise güvenlik ekiplerinin rol temelli erişim kontrolleri belirlemesine ve OpenShift ortamında kullanılan kaynakların tespit edilmesine olanak tanıyor.
- Red Hat Advanced Cluster Security Cloud Service’in ücretsiz denemesiyle uygulamaları geliştirme ve yönetme süreçlerinde güvenliğe öncelik veren bir yaklaşım benimseyebiliyor. Red Hat Advanced Cluster Security Cloud Service denemesiyle şirketler altında yatan Kubernetes platformu ne olursa olsun güçlü bulut yerlisi güvenlik özelliklerinden avantaj kazanabiliyor.
Red Hat OpenShift 4.14 genel erişime açıldı. En yeni sürüme nasıl güncellenebileceği gibi daha fazla bilgi, burada yer alıyor.
Red Hat Başkan Yardımcısı ve Hibrit Bulut Platformu Genel Müdürü Joe Fernandes, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Değer oluşturmak için harcanan süreyi azaltmak, müşterilerden en çok duyduğumuz önceliklerden birisi ama hem zaman hem de kaynak açısından sınırlarla karşılaşan BT ekipleri için bu zor bir hedef olabiliyor. Red Hat OpenShift, karmaşıklığı ortadan kaldırarak ve tek bir platformda kapsamlı bir araç ve hizmet seti sunarak modern uygulama geliştirme süreçlerini ve BT operasyonlarını eksiksiz bir platformla kolaylaştırmayı hedefliyor. Red Hat OpenShift’in en yeni versiyonuyla BT ekiplerinin karşılaştığı günlük altyapı operasyonlarının yükünü daha da hafifleterek şirketlerin inovasyona güç vermesine ve müşterilerinin ve şirketlerin değişen ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak çözümler geliştirmesine yardımcı oluyoruz.”